7 Aralık 2013
Dağılırsan bir daha eski formunda toplanamazsın, enerjinin kuralı buydu. Evren bir enerji kümesiydi ve evrenin laneti buydu, dağılırsan toplanamazsın.
Kimisi bunu cam bir bardakla betimledi, çünkü öylesi daha kolaydı ve somuttu. Daha çok sevdik çünkü insanın kuralı buydu. Basiti severdik, kolaya kaçardık, ucuzu alırdık ve en kestirmeden yürürdük. Biraz fazla düşünmek, zor olanı beklemek, fazladan iki adım kendi kendimizi akıl hastanesine kapatacağımız o sürecin başlangıcı olabilirdi. Delirmekten korkardık, zeki olduğumuzu, iyi olduğumuzu ya da başkaları için herhangi bir şey olduğumuzu düşünür, bunlara rağmen akıllı kalmayı umardık. Oysa hiç biri delirip senden kopan bir parçan olmadan sana gelmezdi. Özünde yalnız olması gereken, bencil canlılar değil miyiz çünkü yalnız doğmuştuk?
Yine de iki şarkı daha dinlesem geçecek gibiydi, şu şişeler gitse şu böcekler şu insanlar gitse, biraz uzansam bitecek gibiydi. Sonuçta koltuğun iki farklı ucunda iki tatlı kedi uyuyordu, üzerlerini loş ışıkla örttüm. Bu dünyanın her yerinde huzur değil miydi, ki biraz tiner de kokardı. Aynı şarkılar bize aynı adamı getiriyordu, ne zaman ya da nasıl bilmiyordum, çünkü bilmesem de olurdu. Oysa mavisi tamam ama kot pantolonları sevmezdim bile.
Saçımı yana atsam sevilecek gibiydim, şimdi değilim. Zaman ne kadar yavaşsa tütün o kadar hızlıydı, bu beni biraz daha ikinci yeniye yaklaştırır gibi, ki zaten bu yüzden kadıköydeydik.
Önceden 'neden'di şimdi 'ne', bazı insanlar üzgün olduğunu söyler giderdi, her şey her yer su olurdu arkasından biz temizlerdik. İşin kötüsü biz de üzgündük. Hem üzgündük hem yorgun. Çünkü bizim bozuk paralarımız hep başkalarının kucağına dökülürdü ki kural buydu.
Kimisi bunu cam bir bardakla betimledi, çünkü öylesi daha kolaydı ve somuttu. Daha çok sevdik çünkü insanın kuralı buydu. Basiti severdik, kolaya kaçardık, ucuzu alırdık ve en kestirmeden yürürdük. Biraz fazla düşünmek, zor olanı beklemek, fazladan iki adım kendi kendimizi akıl hastanesine kapatacağımız o sürecin başlangıcı olabilirdi. Delirmekten korkardık, zeki olduğumuzu, iyi olduğumuzu ya da başkaları için herhangi bir şey olduğumuzu düşünür, bunlara rağmen akıllı kalmayı umardık. Oysa hiç biri delirip senden kopan bir parçan olmadan sana gelmezdi. Özünde yalnız olması gereken, bencil canlılar değil miyiz çünkü yalnız doğmuştuk?
Yine de iki şarkı daha dinlesem geçecek gibiydi, şu şişeler gitse şu böcekler şu insanlar gitse, biraz uzansam bitecek gibiydi. Sonuçta koltuğun iki farklı ucunda iki tatlı kedi uyuyordu, üzerlerini loş ışıkla örttüm. Bu dünyanın her yerinde huzur değil miydi, ki biraz tiner de kokardı. Aynı şarkılar bize aynı adamı getiriyordu, ne zaman ya da nasıl bilmiyordum, çünkü bilmesem de olurdu. Oysa mavisi tamam ama kot pantolonları sevmezdim bile.
Saçımı yana atsam sevilecek gibiydim, şimdi değilim. Zaman ne kadar yavaşsa tütün o kadar hızlıydı, bu beni biraz daha ikinci yeniye yaklaştırır gibi, ki zaten bu yüzden kadıköydeydik.
Önceden 'neden'di şimdi 'ne', bazı insanlar üzgün olduğunu söyler giderdi, her şey her yer su olurdu arkasından biz temizlerdik. İşin kötüsü biz de üzgündük. Hem üzgündük hem yorgun. Çünkü bizim bozuk paralarımız hep başkalarının kucağına dökülürdü ki kural buydu.